- yiyecek
- (-ği)
пи́ща, еда́, продово́льствие
yiyecek ağırlığı — продово́льственный обо́з
yiyecek anbarı — продово́льственный склад
yiyecek fıkdanı или yiyecek azlığı — недоста́ток продово́льствия
Büyük Türk-Rus Sözlük. 2014.
yiyecek ağırlığı — продово́льственный обо́з
yiyecek anbarı — продово́льственный склад
yiyecek fıkdanı или yiyecek azlığı — недоста́ток продово́льствия
Büyük Türk-Rus Sözlük. 2014.
yiyecek — is., ği 1) Yenmeye elverişli olan her şey İçkiden yiyeceğe kadar her şeyi gemilere bu müessese temin ederdi. S. F. Abasıyanık 2) sf. Yenebilen … Çağatay Osmanlı Sözlük
ek tohumun hasını, çekme yiyecek yasını — bir girişimden iyi sonuç almak isteyen, temeli sağlam kurmalıdır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
sası kokmak — yiyecek bozulmak, çürümek … Çağatay Osmanlı Sözlük
gören gözün hakkı vardır — yiyecek ya da imrenilecek bir şeyi görene o şeyden vermek gerekir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
aç bırakmak — yiyecek vermeyerek karnını doyurmasına engel olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
dişinden tırnağından artırmak — yiyecek giderlerini kısarak para biriktirmek Susuz Yaz adlı öykü kitabımı, oyunlarımı hep böyle dişimden tırnağımdan artırarak bastırdım. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
dişinin kovuğuna bile gitmemek — yiyecek çok az gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
Allah ne verdiyse — yiyecek olarak evde ne varsa anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
AZÛF — Yiyecek, erzak. Azık … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
HURD U HÂB — Yiyecek ve uyku … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
NAFAKA — Yiyecek parası. Geçim için lüzumlu olan şey. * Geçindirmeğe mecbur olduğu kimselere veya çocuklarına mahkeme karariyle verilen iaşe parası … Yeni Lügat Türkçe Sözlük